24 Nisan 2009 Cuma

Aşk Dediğin Yoksulluktur!

Aşk Dediğin Yoksulluktur!

Kaybetmektir aşk! Egonu, gururunu, kimliğini bir hırsızın ellerine gönüllü bırakmaktır. İsteyerek bencillikten vazgeçmektir. Omuzlarındaki tüm yükü atarak, avare gülüşlere uyanmaktır düş sabahlarında. Hiç fark etmeden nelerden vazgeçtiğini, cebinde, avucunda ne varsa dağıtmaktır.
Aşk bir çeşit yoksulluktur. Mantığını kaybeder bedenin, kim ne derse gülümsersin. Hayattan kopmakla durmak arasında sendelediğinde ruhun, tam o anın içinde durur aşk dediğin.
Kazanma ihtimalinin az olduğu bir kumar oyunudur aşk. Elindeki karta bakmadan rest çekmektir yaşama. Tüm zenginliğini, düşük ihtimale rağmen, hayatın ortasına sürmektir.
Uğrunda bir ömür harcadığın özgürlüğünü hibe etmektir aşk dediğin. Başkasına ait küçücük bir kalbin içine sığmaya çalışmaktır. Köleliğe razı olmaktır. Gülümseyen bir çift dudağa, güzel bakan bir göze esir olabilmektir. Yani, aşk dediğin gönüllü hükümlülüktür.
Olmayacak duaya amin demektir aşk. İmkansızı başaracağına dair şiddetli inançlara tutulmaktır. Kaç merdiveni üst üste koyarsan, mehtabı sevdiğinin kollarına çekebileceğini hesaplamaktır mesela. Ortak bir yıldız seçip, bulutlu gecelerde seni düşünmediğini sanarak ağlamaktır. Muhteşem şiirler yazdığına inanarak, tüm sevdiklerini esir etmektir, yüreğinden başka yere bağlanamamış kelimelere.
Uykusuzluktur aşk dediğin! Yalnızken onu düşünmekten kapanmayan gözler, sabah ezanlarını duyarak sızar en sonunda. Sayısız geç kalışların açıklanamaz sebebidir. Birlikte olduğunda onu seyrederek bitirmektir geceyi ve çok uzun uyuyuşun içinden kalkmış gibi dimdik başlamaktır yeni güne.
Sürekli dalgınlık halidir aşk. Kafanı yaslayarak hayallere daldığın otobüs camlarında izler bırakmaktır, ineceğin durağı kaçırarak. Yanından geçeni görmeden sokaklar boyu yürümektir. Kafanda duran gözlüğü, konuşurken elinde tuttuğun telefonu aramaktır.
Zamanla kavga etmektir aşk. Yelkovanla akrebe küfür etmektir geçmek bilmez bekleyişlerde. Planlarını uyduramamaktır, hayat sürprizler yaparak değiştiğinde.
Kendinden vazgeçmektir aşk dediğin. Yemeğin en güzel yerini ayırmaktır sevdiğin için. Onun yerine düşünmektir, onsuz kaldığın anlarda bile. Birini kendinden çok sevmektir, henüz kendini sevmeyi bile beceremediğin yaşam tünelinde. Hastalandığında bir sandalye üzerinde beklemektir sabaha kadar. Her acısını kalbinde misliyle hissetmektir.
Aşk dediğin yoksulluktur. Bedenini, ruhunu, kalbini emanet ederek başkasına; düşler bahçesinin çiçekleri ile avunmaktır. Kendin olmaktır aslında,özüne dönmektir. Vazgeçmektir hırslardan, cezalardan, çekişmelerden. Sadece güzel olana dayandırıp yaşamı, her mevsimin tadını çıkarmaktır. En değerlisi, aşk, bir kalbe sevmeyi öğretmektir.

Geri Dönen Sevgiliye Mektup!

Geri Dönen Sevgiliye Mektup!

Yokluğunda buralar ne kadar sessizdi anlatamam. Çok gürültülü ve kalabalık gibi duruyordu. Oysa gereksiz bir telaşmış hepsi, öylesine sıradan ve sığ! Aklımın özensiz karmaşasına aldanmışım.
Sensizliğin ağırlığını, geldiğinde anladım. Meğer ne büyük boşluklar bırakmışsın giderken ve hiç doldurulamamış yerin. Hissettiklerimi kelimelere dökmek zor. Asla anlamadığım yüzlerce kitabı okuyup bitirmek gibi, yalnız cümleler kalmış aklımda, çoğunun kelimeleri rast gele dizilmiş.
Döndün ya, şimdi daha çok özlüyorum seni. Kötü oldu bu iş, kandırıyormuşum ne güzel kalbimi. Her yanım tam sanıyormuşum, aynada eksiklerini göremeden bakıyormuşum. Geldin, her şey değişti.
Dengem alt üst oldu bu bahar akşamında. Oysa rüzgar yüzümü okşadıkça oyalanıyordum. Yalancı ve küçük aşklara dayamıştım yüreğimi, zaman geçtikçe alışıyordum üstelik, hatta alışmıştım.
Çıkabilecek miyim işin içinden? Farkında olmak zor sanat, kendini kandırdığını bile unutan bir ruhun varken üstelik. Sarhoş, kabul eder mi ayyaşlığı? İşte, bu da onun gibi! Geceleri gemiler daha hızlı gider sanırız, oysa o bir göz yanılmasıdır. Ben ne kadar yol gittiğimi sanıyordum, yaşamın hız limitini aşmışken, meğer benimki de kalp yanılmasıymış.
Unutarak yaşamak işin kolayıydı, geç saat gelen gece nöbetlerini saymazsak. Sigaram gibi, senim gelmiş, nasıl hissettin bilmem ki? Doğru zamanlama budur! Zaten hep hedefi bulurdun.
Yok saymak, boşlukları doldurmuyormuş demek ki, öğrendim. Gerçi seni bende hiç yok edemedim. En azından bir cümlen vardı, altı öyle dolu, öyle büyük anlamı olan; onu saklamıştım. Laf aramızda hiç gitmemiştin zaten, bu yürek bilir de itiraf edemez ayrı.
Bak, bir döndün, yaşamımın yönü değişiverdi. Sen olmasan, daha çok karanlık tüneller koşardım. Ucunda belki hiç ışık olmayan bir sonsuza doğru, nefes nefese, molasız ve duraksız yürüyüp giderdim.
Hepsi tesadüf gibi duran ama hep sebebi olan yaşam çarpışmalarında, kaderi biraz kurcalamak gelir içimden. Seninle nerede alın yazımız buluştuysa, nedensiz değildir demişimdir. Şimdi gelişin de bunun ispatıdır. Her yaradılışın gerekçesi gibi, bizim de bir olacağımız var. Yalnız zamanı kestiremiyoruz.
Büyümüş müyüm? Küçük bir kız çocuğunun gizlendiği kadın kalbim değişmiş mi? Verdiğin kitaplar işe yaramış mı? Söylesene bunca fırtınadan sonra, hak ettiği beceriyi kazanmış mı dilim? Aslında sormak istediğim bunlar değildi. Dürüstlüğü bırakmadan elden, aslıma döneyim ve bir cesaret verip cümlelerime, kaçamak olmayan bir cevap isteyeyim. Sen de beni özlemiş misin?
Geldin ya, şimdi seni daha çok özleyeceğim. Bıraktığın sigaradan bir nefes çekmek gibi! Yine çalkalanacak burada dünyam. Çıtalar yükselecek, sana denk birini arayacak gözlerim. Saat hep 12’yi vuracak kimle konuşsam, ikinci cümlede masal bitecek. Olsun! Sen bir geldin, koca yaşam değişti. Gittiğim yolun yönü döndü. Sihrin geldi yine, şu cümlenin bile ortasına oturuverdi. İyi ki geldin sevdiceğim, hoş geldin!

8 Nisan 2009 Çarşamba

YASAL UYARILAR

Yasal uyarılar

KLAVYE KISAYOLLARI

Klavye kısayolları

Klavye kısayolları Photoshop'ta daha üretken olmanızı sağlar. Burada listelenen varsayılan kısayolları kullanabileceğiniz gibi kendi gereksinimlerinize uygun kısayollar da ekleyip özelleştirebilirsiniz.

Kaynak

İSTEĞE BAĞLI EKLENTİLER

Photoshop, uygulamanızla birlikte yüklenmemiş olan isteğe bağlı birçok eklenti, uzantı ve hazır ayar içerir. Bu öğelerin çoğunu uygulama diskinizin Goodies klasörü içinde bulabilirsiniz. Şekerlemeler klasörü ayrıca, eklentilerin ve hazır ayarların yüklenmesi ile ilgili olanların yanı sıra ek veya daha eski eklentilerin yükleneceği yerle ilgili talimatlar içeren OptionalPluginsReadMe adlı bir PDF dosyası da içerir.

Kaynak

GÖREVLERİ OTOMATİKLEŞTİRME

Görevleri otomatikleştirme

Görevlerin otomatikleştirilmesi size zaman kazandırır ve birçok türden işlemde tutarlı sonuçlar sağlar. Photoshop, eylemleri, damlacıkları, Toplu İş komutunu, komut dosyası oluşturmayı, şablonları, değişkenleri ve veri kümelerini kullanarak görevleri çeşitli şekillerde otomatikleştirmenizi sağlar.

Kaynak

3B VE TEKNİK GÖRÜNTÜLEME

3B ve teknik görüntüleme

Adobe Photoshop CS4 Extended, birçok 3B dosyası formatını destekler. Varolan 3B nesneleri işleyebilir ve birleştirebilirsiniz, yeni 3B nesneleri oluşturabilirsiniz, 3B dokular oluşturabilirsiniz ve bunları düzenleyebilirsiniz ve 3B nesneleri 2B görüntülerle birleştirebilirsiniz.

Adobe Photoshop CS4 Extended aynı zamanda teknik görüntüleme analizi ve düzenlemesiyle ilgili güçlü araçlar sağlar; bunlar arasında MATLAB bütünleştirmesi, DICOM tıbbi görüntüleme formatları desteği ve güçlü görüntü geliştirmesi için görüntü yığın teknolojisi sayılabilir. Ölçme araçları, karmaşık görüntü içeriğini hassas bir şekilde ölçmenizi ve ölçüm verilerini kaydedip dışa aktarmanızı sağlar.

Kaynak

VİDEO VE ANİMASYON

Video ve animasyon

Adobe Photoshop CS4 uygulamasında, hareket ve değişiklik oluşturmak için görüntü katmanlarını değiştirerek kare tabanlı animasyonlar oluşturabilirsiniz. Pek çok hazır ayarlı piksel boyut oranından birini kullanarak videoda kullanmak üzere görüntüler de oluşturabilirsiniz. Düzenlemeyi yaptığınızda çalışmanızı animasyonlu GIF dosyası ya da Adobe Premiere Pro veya Adobe After Effects gibi birçok video programında düzenleyebileceğiniz PSD dosyası olarak kaydedebilirsiniz.

Adobe Photoshop CS4 Extended uygulamasında rötuş ve düzenleme için video dosyalarını ve görüntü dizilerini içe aktarabilir, zaman çizelgesi esasında animasyon oluşturabilir ve çalışmanızı QuickTime, animasyonlu GIF veya görüntü sırası olarak dışa aktarabilirsiniz.

Kaynak

WEB GRAFİKLERİ

Web grafikleri

Adobe Photoshop CS4'teki web araçları tek tek web grafiklerini veya tam sayfa mizanpajlarını tasarlamanıza ve en iyileştirmenize yardımcı olabilir.

Kaynak

YAZDIRMA

Yazdırma

Yazdırma görüntünüzü çıktı aygıtına gönderme işlemidir. Kağıda veya filme (pozitif veya negatif), baskı plakasına veya doğrudan dijital yazdırma baskısına yazdırabilirsiniz. Yazdırmadan önce, Yazdır iletişim kutusundaki renk yönetimi seçeneklerini kullanarak görüntünüzün tam renkli önizlemesini görüntüleyebilirsiniz.

GÖRÜNTÜLERİ KAYDETME VE DIŞA AKTARMA

Görüntüleri kaydetme ve dışa aktarma

Adobe Photoshop CS4 birçok farklı çıktı gereksinimine karşılık vermek için çeşitli dosya formatlarını destekler. Görüntünüzü bu formatlardan herhangi birinde kaydedebilir ya da dışa aktarabilirsiniz. Dosyalara bilgi eklemek, birden fazla sayfa mizanpajı hazırlamak ve diğer uygulamalarda görüntü yerleştirmek için Photoshop'taki gelişmiş özellikleri kullanabilirsiniz.

Kaynak

YAZI

Yazı

Adobe Photoshop CS4 uygulamasında Yazı, vektör tabanlı yazı anahatlarından, yani bir yazı tipindeki harfleri, sayıları ve sembolleri tanımlayan matematiksel şekillerden oluşur. Birçok yazı tipi birden çok formattadır; en sık kullanılan formatlar Type 1 (PostScript fontları da denir), TrueType, OpenType, New CID ve korumasız CID (sadece Japonca) formatlarıdır. Photoshop uygulaması, vektör tabanlı yazı anahatlarını korur ve yazıyı ölçeklendirdiğinizde ve yeniden boyutlandırdığınızda, PDF veya EPS dosyası kaydettiğinizde veya görüntüyü PostScript yazıcıda yazdırdığınızda bunları kullanır. Dolayısıyla, yazıdaki hatların kenarları düzgün ve çözünürlükten bağımsız olur.

Kaynak

FİLTRELER

Filtreler

Görüntülere özel efektler eklemek için veya fotoğrafları keskinleştirmek gibi sık kullanılan görüntü düzenleme görevlerini gerçekleştirmek için filtreler kullanabilirsiniz. Bu bölümde Adobe Photoshop CS4 filtrelerine ve bunların görüntülere nasıl uygulanacağına yönelik genel bir bakış sunulmaktadır. Bazı filtrelerin kullanımı hakkındaki ayrıntılı bilgileri diğer bölümlerde bulabilirsiniz. Keskinleştirme, Bulanıklaştırma, Mercek Düzeltmesi, Mercek Bulanıklığı, Parazit Azaltma, Sıvılaştırma ve Ufuk Noktası filtreleri hakkında bilgi edinmek için Adobe Yardımı'nda arama yapın.

Kaynak

ÇİZİM

Çizim

Çizim araçları (Kalem ve şekil araçları) vektör şekilleri oluşturmanıza ve düzenlemenize olanak verir. Şekillerle, şekil katmanlarında ve yollar olarak çalışabilirsiniz; ayrıca boyama araçlarıyla düzenlenebilecek rasterleştirilmiş şekiller de oluşturabilirsiniz. Çizim araçları, Web sayfalarında kullanılan düğmeler, gezinme çubukları ve başka öğeleri kolayca oluşturmanıza olanak verir.

Kaynak

BOYAMA

Boyama

Boyama görüntü piksellerinin rengini değiştirir. Boyama araçlarını ve tekniklerini görüntülerde rötuş yapmak, alfa kanallarındaki maskeler oluşturmak ve bunları düzenlemek, video karelerinde rotoscope tekniğini kullanabilir ve orijinal resmi boyayabilirsiniz. Fırça türleri, fırça hazır ayarları ve birçok fırça seçeneği, ilgi çekici boyama efektlerini üretmek veya geleneksel ortamla çalışma benzetimini yapmak için yaratıcı kontrol sağlar. Yüksek Dinamik Aralık (HDR), Boya Fırçası, Kurşun Kalem, Leke, Keskinleştir, Bulanıklaştır, Damga, Geçmiş Fırçası, Desen Damgası ve Silgi olmak üzere kanal başına 32 bit görüntülerde çeşitli boyama araçlarıyla çalışabilirsiniz.

Kaynak

KATMANLAR

Katmanlar

Katmanlar, birçok görüntü oluşturma iş akışının yapı taşlarıdır. Basit görüntü ayarlamaları yapıyorsanız katmanlarla çalışmanıza gerek olmayabilir, ancak katmanlar verimli çalışmanıza yardım eder ve geri dönüşlü görüntü düzenlemesinde önemlidir.

Kaynak

SEÇME VE MASKELEME

Seçme ve maskeleme

Görüntünün bazı parçalarına değişiklik uygulamak istiyorsanız önce o parçaları oluşturan pikselleri seçmeniz gerekir. Adobe Photoshop CS4'te pikselleri, Seçim araçlarını kullanarak veya maske üzerinde boyama yapıp maskeyi seçim olarak yükleyerek seçersiniz. Photoshop'ta vektör nesnelerini seçmek ve bunlarla çalışmak için kalem, seçim ve şekil araçlarını kullanırsınız. Bu bölümde piksel seçme araçları ve teknikleri anlatılmaktadır.

Kaynak

RÖTUŞ VE DÖNÜŞTÜRME

Rötuş ve dönüştürme

Adobe® Photoshop® CS4'teki rötuş ve dönüştürme özellikleri, bir kompozisyonu geliştirmek, bozuklukları ya da pürüzleri gidermek, resim öğelerinde yaratıcı değişiklikler yapmak, öğe eklemek ya da çıkarmak, keskinleştirmek ya da bulanıklaştırmak veya birden çok görünümü bir panoramada birleştirmek gibi çeşitli işlemleri gerçekleştirmek için görüntülerinizde değişiklik yapmanızı sağlar. Ufuk Noktası özelliği görüntünün perspektifine göre rötuş ve boyama yapmanızı sağlar. Adobe® Photoshop® CS4 Extended sürümündeki Ufuk Noktası özelliği bir görüntüdeki öğeleri ölçmenizi ve 3B uygulamalarda kullanmak üzere bu ölçümleri geometrik bilgiler ve dokularla birlikte dışa aktarmanızı da sağlar.

Kaynak

RENK VE TON AYARLAMALARI

Renk ve ton ayarlamaları

RENK YÖNETİMİ

Renk yönetimi

Renk yönetimi sistemi aygıtlar arasındaki renk farklılıklarını giderir, böylece sisteminizin sonuçta üreteceği renklerden olabildiğince emin olursunuz. Rengi doğru olarak görebilme, dijital makineden yakalamadan son çıktıya kadar iş akışınız genelinde güvenilir renk kararları almanızı sağlar. Renk yönetimi aynı zamanda ISO, SWOP ve Japon Renk baskı üretimi standartlarını temel alan çıktılar oluşturmanızı da sağlar.

Kaynak

RENK

Renk

Renkler RGB veya CMYK gibi bir renk modeli kullanılarak birçok şekilde tanımlanabilir. Görüntünüzle çalışırken, renkleri renk modellerinden birini kullanarak belirtirsiniz. Photoshop uygulamasında, görüntünüz için uygun olan renge yaklaşımı ve nasıl kullanılacağını seçersiniz.

CAMERA RAW

Camera Raw

GÖRÜNTÜLERİ AÇMA VE İÇE AKTARMA

Görüntüleri açma ve içe aktarma

Adobe® Photoshop® CS4, birçok grafik dosyası türünü açabilir ve içe aktarabilir. Verimli çalışmak için temel görüntü kavramlarını ve görüntüleri nasıl alacağınızı, içe aktaracağınızı ve yeniden boyutlandıracağınızı anlamalısınız.

Kaynak

ÇALIŞMA ALANI

Çalışma Alanı

Adobe® Photoshop® CS4 çalışma alanı, görüntü oluşturmaya ve düzenlemeye odaklanmanıza yardımcı olacak şekilde yerleştirilmiştir. Çalışma alanında görüntülerinizin öğelerini görmeniz, düzenlemeniz ve eklemeniz için menüler ve çeşitli araçlarla paneller yer alır.

Lightroom görüntü düzenleme ve birleştirme videoları için bkz. www.adobe.com/go/lrvid4001_ps_tr.

Çalışma alanıyla ilgili temel bilgiler

KAYNAKLAR

Kaynaklar

Yazılımınızı kullanmaya başlamadan önce etkinleştirme ve kullanıcılara açık diğer kaynaklara genel bakışı okumak için birkaç dakikanızı ayırın. Öğretici videolara, eklentilere, şablonlara, kullanıcı topluluklarına, seminerlere, eğitimlere, RSS beslemelerine ve çok daha fazlasına erişebilirsiniz.

7 Nisan 2009 Salı

LİMANDAKİ SON YOLCU

Limandaki Son Yolcu


Bir dilin bütün sözcüklerini kullansam seni tarif edemeyeceğimi biliyorum. Ulaşılmaz oldun hep, dokunmak, hissetmek ve dolu dolu yaşamak isterken seni, kocaman bir yalnızlıktı payımıza düşen. Payıma düşen her seyi erteledim ama erteleyemediğim bir şey vardı, sana benziyordu. Su olsan, dokunduğumda bozulurdun. Bozulmayan bir "şey"din... Gidilecek bir yer olsan sonu olurdu, sonu olmayan bir "şey"din.


Uykuda görülecek bir rüya olsan uyanırdım, beni rüyamdan uyandırmayacak bir "şey"din... Seni gözlerinden, üç ırmağın birleştiği yerden öpeyim desem, aklına ırmaklar gelir. Düşün ki, bir dağdan aşağı iniyoruz ve dünyada iki kişilik türkü kalmış onu söylüyoruz. Öyle bir "şey"sin sen... Seni düşündükçe yoruluyorum desem, dünyanın en büyük yalanı olur. Yalanım yok. Bugünden yarına ne kalır bilmem amam sen kalırsın tıpkı yatağı değişmeyen ırmak gibi.


Bana hep kendimi hatırlatan bir "şey"sin sen. Uzaksın, yakınsın, özlenensin ama bugün değil yarın gibi bir "şey"sin sen. Gecenin en karanlık yerinde, küçücük bir ışık bile olsan yine de istiyorum seni. Bugün her ölümle biraz ölürken, seni düşündükçe hayata dönüyorum yeniden. Gelincikler gibi bir mevsim değil, dört iklim, köşe bucak...


Kim ne derse desin dönmeye niyetim yok. Bir kentin ortasında tek başına kalsam da çığlık çığlığa bagırarak söylerim seni sevdigimi. Bir tek benim sevgimle yaşasa da bu sevda seviyorum seni. Sensiz dallarımı yitirmiş bir ağaç gibi yapayalnız olurum, kalabalığın ortasında bile. Fırtınalı bir denizin en sakin limanı gibi bir "şey"sin sen.


O limandaki tek yolcu da ben...

SEVGİYE HASRET

Sevgiye Hasret

Küçük kız ,annesiyle yürürken birden durdu. Yağmur damlacıklarıyla ıslanan gözlüğünü çıkartarak baktığı şey, babasıyla birlikte bisiklette giden bir başka kız çocuğuydu. Bisikletin arka tarafındaki minder üzerine oturan kız, düşmemek için babasına sıkı sıkı sarılmış ve soğuktan pembeleşen yanaklarını onun sırtına dayamıştı. Adamın ara sıra yana dönerek söylediği sözler küçük kızı kıkır kıkır güldürüyordu.


Kaldırımdaki kız,bisikletin arkasından bakarken,annesi durumu farkedip:
-Evdekiler yetmiyormuş gibi gözün hala bisikletlerde,diye çıkıştı.Ama eğer beğendiysen,baban onu da aldırır.


Küçük kız yumuşak bir sesle:
-Bisiklete değil kıza bakmıştım,dedi.Babası,o vaziyette bile kendisiyle sohbet ediyor da...


Annesi,küçük kızı hiç duymamış gibiydi.Onun kürklerle çevrili şapkasını düzeltirken:
-Arkadaşların,bu havada bile okula yürüyerek geliyor,dedi.Halbuki baban,işe giderken de olsa birkaç dakikasını ayırıp seni mercedes'iyle getiriyor.


Kızın gözü yine bisikletteydi.Kadın,alaycı bir ifadeyle:
-İstersen baban da seni bisikletle getirsin,diye devam etti.Ne de güzel yakışır,öyle değil mi?


Küçük kız,inci taneleri gibi süzülen gözyaşlarını annesinden saklamaya çalışırken:
-Çok isterdim,diye cevap verdi. Belki de böylelikle, babama sarılırdım.


6 Nisan 2009 Pazartesi

GİTME

GİTME
Gitme kal bu sehirde benimle paylas yasami, birazdan toplanacak çöplerin içine atalim yalnizligimi
eksik olan yarilarimizi tamamlayalim. Yeniden sekillendirelim bu sehrin arka sokaklarini iyiligini ve temizligini bulastiralim onlara. Sen den uzakta bu gece yüregim binlerce parçaya bölünüyor ve her bir parça milyon kere parçalaniyor gecenin karanliginda tam ortasinda. Ne olursa simdi olacak gerisi ötesi yok artik.

Saatler gece yarisini çoktan geçti birazdan sabah ezanlari haykiracak ulu çinarlar gibi yükselen minarelerden ve sensiz bir benin oldugu sehrin üstünde.
Gecenin tam ortasinda bir yürek haykiriyorsa susmali evren hiçbir ses bir yürekten daha anlamli ve derin konusamaz bu saatlerde.
Gitme kal bu sehirde ne olur, neler olacak bir bilsen gidisinle konusturtmazsin beni böyle uzun uzun.

Kavgalar olmayacak artik bu sehirde, insan onuru ayaklar altina düsmeyecek, açliktan ölmeyecek hiçbir çocuk, bombalar patlamayacak ansizin gün ortasinda artik, gitme kal güzellikler seninle varolacak bu sehirde.
Çitirtilarini dinle yitirilmekte olan bahar aksamlarinin. Bir kadinin çigligi yükselecek birazdan beyoglunun arka sokaklarindan, bir genç kizin umutlari bes paraya satilacak karanlik pis odalarda, bir erkek olabildigince rezillesecek gecenin yarisinda, bir ana çaresizlikten sokak lambalarinin aydinliklarinda mendil açacak, gitme kal bak neler olacak sensiz yasadigim bu sehirde.
Katlanabilirim saniyordum gidisine zaten yoktun ki yanimda ve elinde olsa kalacagini bildigim için izin vermistim istemeyerek ama pismanim,yanilmisim, geri dön sensiz yasanmiyor bu sehirde.
Simdi uzaklarda bensiz bir yerlerde baska gönüllerdesin ama ben hüküm sürmekteyim senin gönül sarayinda biliyorum.
Gece bütün verdigim sözlerden geri döndürecek kadar deli akmakta yüregime, reddediyorum sensiz bir hayati ve hesap soruyorum seni benden ayiran kaderimden. Bana birileri bir seyler söylemek zorunda gecenin gözü kara, damarlarimda deli bir kizin kani dolanmakta ve her türlü felakete müsaitim bu gece. En dipsiz kuyulardayim bu gece sensiz, en deli hayaller düslerimde, ve korkuyorum bu gece ilk defa sokaktaki serseriden gecedeki bilinmezden degil bu gece kendimden korkuyorum.
Erciyes geri istiyorum sevdigimi senden duyuyormusun. Istersen buzlu tepelerinde yatarim günler geceler boyu ama geri ver sevdigimi bana. Erir buzun kalmaz hükmün aglatma beni geri ver sevdigimi bana.
Dinle sevdicegim sen dinle beni. Yüreginin kapilarini arala biz seninle konusmadan anlasirdik sadece beni hisset bu gece.
Baska elleri tutmasin ellerin, baska gözlere dalmasin bal rengi gözlerin, ve daim olsun saltanatim yüreginde dinle beni yalnizca beni dinle, bu gece senin olan yüregim parçalaniyor yoklugunda duyuyormusun ..?

ÇİÇEK VE SU


Cicek ve Su

Günün birinde bir çiçekle su karsilasir ve arkadas olurlar.
Ilk önceleri arkadaslik olarak devam eder iliskileri.
Tabii ki her zaman lazimdir arkadaslik birbirini tanimak için.
Gel zaman git zaman, çiçek o kadar mutlu olur ki suyun yaninda,

içi içine sigmaz olur artik ve anlar ki suya asik olmustur.
Ilk kez asik olan çiçek etrafa kokular saçmaya baslar "Sirf senin hatirin için ey su," diye.
Öyle bir zaman gelir ki artik su da içinde çiçege karsi bir seyler hissetmeye baslar.
Farkeder ki "Çiçege asik oldum." Ama su da ilk defa asik oluyordur.
Günler ve aylar birbirini kovalar ve çiçek "Acaba su beni sevmiyor mu?" diye düsünmeye baslar.
Çünkü su pek ilgilenmemektedir çiçekle...

Halbuki çiçek aliskin degildir böyle bir sevgiye.
Ve dayanamaz bir gün, çiçek suya "Seni seviyorum." der.

Su "Ben de seni seviyorum." diye cevaplar.
Aradan zaman geçer ve çiçek yine suya "Seni seviyorum." der.

Su "Ben de." der.

Çiçek sabirlidir.
Bekler, bekler, bekler...

Artik öyle bir duruma gelir ki,

çiçek koku saçamaz olur artik etrafa.
Ve son kez suya "Seni seviyorum." der.

Su da "Sana söyledim ya, ben de seni seviyorum." der.
Ve gün gelir çiçek yataklara düser.

Hastalanmistir çiçek artik. Rengi solmus,

çehresi sararmistir çiçegin.
Yataklardadir artik çiçek,

su da basinda bekler öylece çiçegin yardimci olmak için.
Ama bellidir ki artik çiçek ölecektir ve son kez zorlukla basini döndürerek çiçek,

suya der ki:
"Seni ben gerçekten seviyorum."

Çok hüzünlenir su bu durum karsisinda ve son çare olarak bir doktor çagirir.
Doktor gelir ve muayene eder çiçegi.

Muayeneden sonra söyle der doktor:
"Hastanin durumu ümitsiz, artik elimizden bir sey gelmez."
Su merak eder sevgilisinin ölümüne sebep olan hastalik nedir diye,

ve sorar doktora "Hastaligi nedir?" diye,
Doktor söyle bir bakar suya ve der ki

"Çiçegin bir hastaligi yok dostum,
bu çiçek sadece susuz kalmis, ölümü onun için." der.
Ve anlar ki su artik, sevgiliye sadece "Seni seviyorum." yetmemektedir...



BİLGİSAYAR BAŞINDA

Bilgisayar Başında
Saatlerdir bilgisayrin basinda oturuyordu, hala bekledigi mail gelmemisti. Silkindi. Kac saat olmustu bilgisayar basina oturali? Iki saatten fazla olmus, koskaca iki saat. Arkadaslari yemege davet etmisti, Sinan sinemaya, oda arkadaslari iste fal partisine... Hicbirini kabul etmemisti. Simdi bu ucra internet cafede gelecek o maili bekliyordu. Daha ne kadar surecekti? Kim bilir belki bugun hesabina bile girmemisti, girmeyecekti. Girse bile yazacagi daha onemli insalar vardi belki... Belki de onun ona onem verdigi gibi o ona onem vermiyordu? Yok canim! O da en az Sevgi kadar deger veriyordu Sevgi´ye, yazdigi her mesajin karsiligi ertesi gune geliyor, hadi ertesi gun olmadi birkac gun icinde gecikmenin ozrunu de iceren mail hesabinda bekliyordu Sevgi´yi.
Aylar olmustu yazismaya baslayali, bir kez bile aksamamisti mailler. Ta ki bu haftaya kadar. Hafta basindan beri tek bir satir gelmemisti ondan. Tuhaf! Oysa kendisi yazacak bir sey bulamasa ki bu da ayda yilda bir olurdu! Forward edilmis mesajlar gonderirdi, guzel sozler, fikralar ya da ufacik bir e-kart.
Ucuncu gun dayanamamis, onu merak ettigini soyledigi bir mail gondermisti:
-Heeeeeey, oldun mu kaldin mi? Haber verseneeeeeeeeeeee! diye sakalasmisti ustelik.
Ses seda yoktu yine karsi tarafta, besini gun iyiden iyiye meraklanir olmustu hatta bir sapigin onun hesabina girip gelen mesajlari ondan once okuyup sildigini bile dusunmustu. Iyisi mi oturup butun gun bekleyecekti bilgisayar basinda, hem icinde de bir suphe kalmayacakti boylece.
Bugun sekizinci gun de bitmisti. Yine en ufak bir yazi bile gelmemisti. Unuttu beni diye gecirdi icinden.
- Tabii, ne bekliyordun ki! diye kizdi kendi kendine.
Alay etti bir sure bu cocukluguyla. Hic gormedi, sadece yazilariyla, siirleriyle tanidigi biriydi kasidaki ve hep oyle uzakta oyle bilinmez kalacakti. ne bekliyordu ki? Kendisi de bilmiyordu. Hayalinde bu yazilari yazan kisiyi bir turlu canlandiramiyordu. Ne zaman gozlerini kapasa sadece bir cift el goruyordu, klavyenin tuslarina dokunan guzel parmaklar... Bu elin kime ait oldugunu gormeye calisiyor didiniyor ama hayali bir anda dagilan sis gibi yok oluyordu.
Ertesi gun solugu yine bilgisayar basinda aldi. Bekledi, bekledi. Birkac arkadasindan gelen mailleri yanitladi hemencecik. Aslinda boyle beklemek fena da olmuyordu hani. Zaten tatildeydi yapacak baska bir isi yoktu, arkadaslarindan cogu eve donmustu kalanla ise onu cagirsa da o pek istemiyordu. Bu dusuncelere dalmisken yeni bir mesaj geldi/ Hayret adres pek yabanciydi ona. Biraz tereddut etttikten sonra yuregi korku icinde acti.
Mail
-"Merhaba ben Akin´in cok yakin arkadasiyim. Kendisini trafik kazasinda kaybettik, telefon defterinin arasinda sizin mail adresinizi bulduk ve haber vermeyi uygun gorduk. Basimiz sag olsun"
Diyor ve devam ediyordu ama mailin devami onu ilgilendirmiyordu artik. Okuyacagini okumustu zaten. Kacinci olum haberiydi bu, bu kacinci deger verdigi insandi yitirip giden? Bazen butun ugursuzlugun kendinde oldugunu dusunuyordu. Sonra sacma geliyordu dusundukleri, ama ne fark ederdi ki iste cok sevdigi, her gun yazdiklariyla onun gunune renk katan o kisi artik yoktu. Kou bir saka olamaz miydi? Ne yapacakti simdi? Bekledigi mail gelmis miydi? Ne yani kalkip gidecek ve bir daha gelemeyecek miydi? Bir daha o guzel mesajlari goremeyecek bir daha o elleri hayal edememenin uzuntusuyle dogruldu.
"Cebinden size henuz yollamadi, yollamak icin dogum gununuzu bekledigi bir siir bulduk. Tipki sahibine ulasmamis bir mektup gibi duruyordu oracikta. Asagida onun size icin yazdigi son siiri bulacaksiniz."
Var misin?
Biliyorum sasiracaksin,
Son sozler gibi gelecek kulagina,
Yooo yanilmiyorsun, son sozler bunlar
Bu uzaligi kaldirmak icin ortadan sadece bir ufacik bir histik
Sen bana ben sana iki satir laf iki misralik siirdik,
Bur gulucuktuk, bir soru isareti,
Anla artik! sozle var ama satirlar yetersiz,
Dusunceler var ama sayfalar yetersiz,
Anla artik, biliyorum bir sen var bir de ben,
Uzak uak yerlerde ayri ayri sehirlerde
Ama desem ki sana, biz demeye var misin?
Desem ki ne sen olsun ne de ben
Bir biz olalim
Var misin?
Akin Yildiz
Sasirmisti, istemezdi etraftakilerin gozu onunde aglasin. Hic adeti degildi ne de olsa. Oysa Akin hep:
-"Nasil hissediyorsan oyle ol baskalarini bos ver" derdi.
Iste her zamanki gibi yine dinlemisti onun sozunu. Demek o da ayni seyleri hissetmis, o da artik bu uzakligi kaldirmak istemisti. Dogum gunu gecmisti. Hem de yine bilgisayar basinda. Yeni bir yasa daha girmisti iste, yepyeni bir yas, yepyeni umutlar, acilar, mutluluklar. Her yas olgunlastirirmis bira daha insani, belki de en cok bu yasa girdiginde olgunlastigini anlayacakti yillar sonar arkasina donup baktiginda kim bilir.
Akin! Kahretsin, seni simdiden ozledim diyerek hickiriklara gomuldu.
Neden sonra eli yanita gitt. Akina´ a gec kalmis bir yanitti bu.
Sadece tek bir sozcuk yazdi:
VARIM!...

HİÇ

HİÇ
Bir insani hayatindan sonsuza kadar cikartmak zorunda kaldin mi hic?
Hani ölmüs gibi, hani uzatsan da elini tutamayacagini bilmek gibi,
her an kapindan iceri gülümseyerek girecegini bekleyip ama aslinda hic gelemeyecegini de bilmen gibi. Ne zor sey degil mi ölmedigini bilmek , ama ölmüs gibi ulasilmaz olmasi artik o insanin sana, ne kadar katlanilmaz bir gercek degil mi
sen hala bu kadar sevgili iken? Özlemek, bu kadar özlemek,etini kemigini yakarcasina özlemek. Cok kötü degil mi?Bu kadar özleyip onu görememek, ona dokunamamak, onu isitememek , artik sonunun "Pi" hali degil mi? Biliyorsun degil mi? Ne kadar umutsuz bir arayistir o, kalabalik caddede gecen binlerce yüze bakmak belki bir kez daha görebilmek icin o yüzü, belki biraz önce gecti bu kaldirimdan diye düsünmek,
belki su an arkamda yürüyen insanlarin icinde bir yerde demek, belki su an üzerimdedir gözleri diye paranoyalar yasamak ne zordur degil mi?
Ne kadar eritir insani fark etmeden. Sende biliyorsun degil mi bunlari.?
Bir sinema koltugunda sende iki kisi gibi oturdun mu hic? Hic iki kisi gibi zevk aldin mi bir konserden yalniz basina. Güzel bir kafe kesfettiginde, güzel bir film seyrettiginde, güzel bir sarki dinlediginde güzellikleri oranynda eksik kaldıklarını hissettin mi paylasamadigin icin onunla. Bir barin kalabaliginda hic yarim vücudunla sallandin mi ortada? Hic iki kisilik beyninle yarim insan olabildin mi? Baktiginda aynana sadece yüzünün bir yarisini gördügün oldu mu hic? Sana hayatindaki en büyük yoksunlugu yasatandan nefret edemedigin zamanlar oldu mu hic? Gözünün icine baka baka kolunu bacagini kesen bir insanin yüzüne sevgi dolu bir gülümseme ile bakabildigin zamanlar oldu mu hic? Hayatta inanligin bütün degerlerini altüst eden birisine ask siirleri yazabildin mi? Onu icinde korumanin seni yok etmek oldugu zamanlara feda oldun mu hic? Icinde aglayan cocuga umut sarkilari söyleyemedi?in, özlemini, susuzluğunu, açlığını gideremedigin zamanlar oldu mu hic? Kanayan yarasini gördügün ama merhem olamadigin zamanlar. Gücünün, hani o tanrisal gücünün bir cocugun aglamasini susturamayacak kadar oldugunu gördügün zamanlar oldu mu hic?
Hiiiiiiic.... Hiic

5 Nisan 2009 Pazar

SUSUYORUM ARTIK

Susuyorum Artık..


Ne keyifle okuduğum şiirler ezberimde, ne de bağıra çağıra söylediğim şarkıların sözleri. Dalgın gözlerle yürüdüğüm caddelerde kayboluyorum...

Sonsuz bir inatla sarıldığım radyodan gelen o harika melodilerin de tadı yok? Peki ya o yağmurda iliklerime kadar ıslanmalarımı kim çaldı benden? Bilmiyorum!

Susuyorum artık... Sustukça susuyorum. Sustukça, üzerime gelen insanlardan kurtarmak için ruhumu, suskunluğuma sarılıyorum. Ama yine de saplanıyor yüreğime bazı kelimeler. Bazıları da acıtıyor üstelik…

Sessiz geceler benim için sığınılan bir liman sanki. Kendimi bulup bulup kaybettiğim karanlıkta, şöyle bir uğradığım kelime hazinem de bir anlam ifade etmiyor. Düşünüyorum da bu güne kadar hep; gibi yazmışım, gibi okumuşum, gibi söylemişim ve en önemlisi; gibi sevmişim...

Elbette hiçbir şey, ben ol deyince olmaz. Bunu biliyorum ama zaman da geçiyor hızla. Tükenmez sandığım bütün sözler bitiyor ve ben de yavaş yavaş tükeniyorum...
Onca yıldan sonra; hayata dair ne kaldı ki elimde? Kocaman bir hiç! Öyleyse neden bunca çaba, neye bunca isyan…

Öyle anlamsızki yaşadığım hayat. Her şey az sonra gerçekleşecekmiş gibi duruyor, elimi uzatıyorum tutmak için, kayboluyor. Benim dışımda kopuyor bütün kıyametler ve ben kendime uyan bir kıyamet beğenmiyorum…

Kalbime bir kurşun sıkacak gönüllü katilimi arıyorum ya da yüreğime su serpecek elin sahibini... Toprağa ateşi düşürecek, denizi yakamozlarla süsleyecek sesin sahibini… Artık basit şeyler bekliyorum yaşamdan. Örneğin, kimselerin bilmediği sırlarım olmalı ölürken... Kimselerin gitmediği sokaklarım olmalı... İçimi kanatan özlemlerle yaşlanıp, sonra da sessizce gitmeliyim bu dünyadan.

İşte yine susuyorum; siyah bir geceye dönüyor her anım ve okuduğum her şiir kanatıyor yaralarımı. İçimdeki çocuk ölüyor... Yalancı gülümseyişlerle beni ciddiyete çağıran insanları da önemsemiyorum. Elimden kayıp gidenlerden korkmadığımı bilmiyor ki hiç biri…

SANA SENİ YAZIYORUM

.: Sana Seni YazıyOrum :.
Güneşin başka iklimleri aydınlatmaya,başka gönülleri ısıtmaya gittiği şu saatlerde kağıdı,kalemi elime alıp,seninle dertleşmek,yalnızca sana yazmak ve yalnızca seni özlemek geliyor içimden.Sana yazmak.''Sana seni Yazmak''
Seni ve yüreğimde anlam bulan duyguları...Sana ait yüreğimin derinliklerinden kopup gelen artçı şokları anlatmak ve toprağı alnından öperken yağmur taneleri,tüm banliğimle sana yağmak istiyorum...

Bu gece dudaklarımdan dökülen her kelimede sen varsın ve yine sen varsın yarım kalan sevdamın eksik taraflarında.Bomboş ve sessiz kaldırımlarda yürürken seni haykırıyorum sensizliğin inadına! Bu sensizlik gecesinde sevdamın en ücra köşelerine seni yazıyorum.

Bu gece gene yağmur yağıyor.Yağmur yağıyor gönlümün sensizlikle yanan her yerine.Yağsın,yağsın ki saklasın sensizliğimde döktüğüm gözyaşlarımı!Ve yine saklasın sensiz geçen bomboş hayatı...

İşte seni haykırıyorum sensizliğe alışamamış yüreğime,işte seni yazıyorum!!!
Bu gece gene yağmur yağıyor.Senyoksun oysa biliyorum ve üşüyorum sensiz kaldığım saatlerde. Gözyaşlarımı efkarıma kattım bu gece. Sevdamı,umudumu ve seni kızgın bir sel gibi kalbime akıttım.

Bu gece yağmurla beraber gözyaşlarım yağıyor ve ismini yazıyor sensizliğin acısı ile kıvranan kaldırımlara.Süzülen her damlada sen vardın ve yine sen vardın gecenin en karanlık anında. o,doya doya bakamadığım gözlerin,gözlerimin içine bir kez daha değseydi ve tebessümünden bir gül açsaydı yanaklarında,yetmez miydi? Bir bakışın bir ömüre değmez miydi?
İsmini kazıdığım kaldırımlara sanki sen yağıyorsun yağmurla birlikte ve sevgin yağıyor yüreğime...Yalnız ve bomboş odamda sen varsın hala.Hala sensizliğim duruyor yanı başımda...

Bu gece gözyaşlarım yağıyor sensizliğimle birlikte kaldırımlara.Seni arıyorum,erimekteyim...Karanlık geceye inat ay gökyüzünde...

Ve gökyüzü yüreğimde.......

ADINI HASRET KOYDUM

ADINI HASRET KOYDUM
Adını hasret koydum
Geleceğin yok senin
Gittiğin o yerlerden
Döneceğin yok senin

Toprak oldum yolunda
Neler çektim uğrunda
Pişman ettin sonuda
Bileceğin yok senin

Ümit olsun içime
Işık olsan geceme
Yağmur olsan bahçeme
Yağacağın yok senin.

Ağıt yaksam dilime
Roman yazsam halime
Ellerini elime
Vereceğin yok senin

Vazgeçtim artık senden
Söyle ne gelir elden
Ayrılığı gönülden
Sileceğin yok senin.

DELİKANLI

DELİKANLI


Daha 17 yaşında bir delikanlı.Şehrin birinde sakin bir yaşam sürerken bir gün o çıkar karşısına.İlk göz agrısı..Bir anda vurulur ona..Hemde ilkokulu beraber okudugu kız.Kızla çok iyi arkadaştırlar ama bir türlü söyleyemez delikanlı kıza aşkını ,çok utanır ve korkar.Çünki ya kötü bir cevap alırsa kızdan.İşte bundan korkar. Ama onu çok sever delikanlı.bu karşılıksız aşkın sonu ne olucak kimse bilmiyor , ve güzel bir gelişme olur , delikanlının abisi kızın teyzesiyle evlenir. Bu sayede biraz daha yaklaşırlar birbirlerine.
Ama tüm çabalara ragman delikanlı bir türlü söyleyemez aşkını kıza , ve kız bulundugu bir ilçeden başka bir ilçeye gider lise 3. sınıfı orada okumak ister kız. Orda onun güzel bir yılı geçer kızın.Çünkü kendine bir sevgili bulmuştur orda kız. Delikanlı bunu duyunca kahrolur , üstelik kız buldugu sevgilisiyle nişanlanma kararı almıştır.Delikanlı onun için her gün ağlar , gecenin bir vaktinde kalkıp evlerinin önüne gider orda hiç bişey yapmaksızın o evi seyreder , çünkü sevdiği kız o evde yaşıyor.
O'nun yaşadığı evi seyretmek bile delikanlıya huzur verir.Çünkü onu canından çok sevmektedir.Ama bir türlü iki kelimeyi (seni seviyorum)bir araya getirip söyleyemez.Kız nişanlanacağı erkekle çok mutludur.

Delikanlı onları mutlu gördükçe yıkılır ve yavaş yavaş sevdigi kızdan soğumaya başlar.Kız başka bir ilçede nişanlanacağı erkek de başka bir ilçede oldugu için erkek onu arabayla görmeye gelir hep..Yine o görmeye geleceği bir gün yolda çok feci bir kaza geçirir ve yaşamını yitirir erkek.Kız yıkılr ,delikanlı ise üzülsün mü sevinsin mi bilemez şaşırır kalır bu habere.Elinden sadece kızı teselli etmek gelir.Delikanlı ona seni seviyorum diyemese de kız bunun farkına varmıştır..
Yaşadıgı olaydan sonra kız içine kapanır , delikanlının elinden hiç bişey gelmez çünkü kız hiç kimseyle görüşmek istemez.Kızın aileside kızlarının bu üzüntüsüne dayanamaz ve başka bir şehre taşınma kararı alırlar.Delikanlı onların evinin taşınmasında da yardımcı olur onlara , ve gidecekleri an gelir.Herkez vedalaşırken delikanlının içine doğan bir cesaret kızı yalnız kalacakları bir yere çağırır ve söyledigi ilk kelime "seni çok seviyorum" olur..
Kızın cevabı "biliyorum ama hep senin demeni bekledim , en baştan biliyordum senin beni sevdiğini ama söyleyemedin "olur..Delikanlı bu cevaba yıkılır ,kafasını duvarlara vurur..Çaresiz bir şekilde kızı yolcu eder ama onu hiç unutmaz..
Aradan 3 yıl geçmiştir , kız eskiden yaşadıgı şehre gelir ailesiyle.ama o kız delikanlıyı çoktan unutmuştur , çünkü delikanlı sevgisini söyleyememenin cezasını çeker..Kız delikanlıyı unutmamıştır ama başka bir erkele nişanlanmış hatta evlenmek için gün bile belirlemişlerdir.Delikanlının içinde biraz umutları vardı artık hiç bir umudu kalmadı içinde...Çaresizdir delikanlı artık.Başka birini sevemeyecek başkasıyla yapacağı bir evlilik olmayacak , olursada ailesi istediği için olacak. Evleniceği kişiyi mutlu edecek , kendide evlendiği kişiyle mutlu görünücek ama hiç bir zaman içten bir mutluluk yaşamıycak delikanlı..

GÖRMESİNİ BİLEN GÖZLER


GÖRMESİNİ BİLEN GÖZLER


Küçük kız, kendini bildiği günden beri annesinden
büyük bir şefkat görmüş ve ondan duyduğu sözlerle,
pamuk prensesten daha güzel olduğuna inanmıştı.
Ona göre; nur yüzlü ve badem gözlüydü. Bir tanecik
yavrusuydu her zaman. Ama ilk okula başlayınca işler
değişti. Arkadaşları onun hiç de güzel olmadığını, hatta
çirkin bile sayıldığını söylemekteydi. Küçük kız, ilk
önceleri onlara inanmadı çünkü herkes birbirini
kıskanıyordu. Ama bir kaç yılda gerçeklerle yüzleşti.
Annesinin bir pamuğa benzettiği yüzü, çiçek bozuğu
bir cilde sahipti. "Badem" dediği gözleri ise şaşıydı.
Vücudu da bir serviyi andırmıyordu. Demek ki, annesi
onu aldatmış ve yıllar yılı çekinmeden yalan söylemişti.

Genç kızın anne sevgisi, kısa bir süre sonra nefrete
dönüştü. Evlenme çağına gelmiş olmasına rağmen yüzüne
bakan yoktu. Üstelik de gözleri, bütün tedavilere rağmen
düzelmiyordu. Genç kız, doktorların gizlice yaptığı
konuşmalardan kör olacağını anladığında çılgına döndü
ve kendisini hâlâ çocukluk yıllarındaki ifadelerle seven
annesinin bu yalanlarına dayanamayıp evi terk etmeye
karar verdi. Fakat annesi, uzak bir yerde iş bulduğunu
söyleyerek ondan önce davrandı ve kazandığı paraları
bir akrabasına gönderip, kızına bakmasını rica etti.
Genç kız bir süre sonra görmez oldu. Karanlık dünyasıyla
baş başaydı. Bu arada annesini hiç merak etmiyordu.
Yalancıydı annesi, ölse bile bir kayıp sayılmazdı.
Bir gün doktorlar, uygun bir çift göz bulduklarını
söyleyerek kızı ameliyat ettiler.

Ancak o, gözünü açtığında yine aynı yüzü görmekten
korkuyordu. Fakat kör olmak zordu. En azından kimseye
yük olmazdı. Genç kız, ameliyat sonunda aynaya baktığında,
müthiş bir çığlık attı. Karşısında bir dünya güzeli vardı.

Gerçekten de harika bir kızdı gördüğü. Yüzündeki
bozukluklar tamamen kaybolmuştu. Çok kemerli olan
burnu düzelmis, kepçe kulakları normale dönmüş ve
yaban otlarını andıran saçları, dalga dalga olmuştu.
Genç kız, yanındaki yaşlı doktora sevinçle sarılarak:
"Sanki yeniden dünyaya geldim!" dedi. "Yüzümde hiçbir
çirkinlik kalmamış, estetik ameliyatı siz mi yaptınız?"
Yaşlı doktor: "Böyle bir ameliyat yapmadık kızım!."
diye gülümsedi. Annenin bağışladığı gözleri
taktık. Sen, onun gözünden gördün kendini!."